![]() |
Cevdet KARAMAN
Sivil İtaatsizlik Babında Örnek İmam Bediuz-zaman
|
![]() |
Bilal MUHACİROĞLU
Al-î İbrahim ve "Kurban"
|
![]() |
Ayhan ERKMEN
Kendilerine Tebliğ Edileni Unuttukları Zaman
|
![]() |
Faruk TELCİ
SUREYA QUREYŞ
|
Beli Bükük İhtiyarlar ve Süt Emen Bebekler Olmasaydı-2 |
![]() |
![]() |
![]() |
Ayhan ERKMEN tarafından yazıldı. |
Pazartesi, 17 Şubat 2014 12:27 |
Bebeklik ve ihtiyarlık yüktür. Eğer bilinçle , şuurla bakıldığı zaman bu iki kesim hayırlı yüktürler.Gerek ayeti kerimeler de gerekse hadisi şeriflerde bu konunun ehemmiyeti belirtilmiştir.Bir ayeti kerimede şöyle buyrulmaktadır.”Rabbin kendisinden başkasına asla ibadet etmemenizi,anaya babaya iyi davranmanızı kesin olarak emretti.Eğer onlardan biri ,ya da her ikisi senin yanında ihtiyarlık çağına ulaşırsa,sakın onlara “öf!” bile deme; onları azarlama; ikisine de güzel söz söyle. Onları esirgeyerek alçakgönüllülükle üzerlerine kanat ger ve: "Rabbim! Küçüklüğümde onlar beni nasıl yetiştirmişlerse, şimdi de sen onlara (öyle) rahmet et!" diyerek dua et. Rabbiniz sizin kalplerinizdekini çok iyi bilir. Eğer siz iyi olursanız, şunu bilin ki Allah, tövbeye yönelenleri çok bağışlayandır.”(isra suresi 23,24,25.ayetler).İnsanoğluna düşen bu acizlere ve muhtaç durumda olan bu iki kesime gereken hassasiyeti göstererek onların bakımını üstlenmek ve ibadet bilinci ile onların ihtiyacını karşılamaktır. Bebeklik ve ihtiyarlık masumiyettir.Yüzlerine dikkatlice bakıldığında o masumiyeti görürsünüz. Onların hem gülmesi hem de ağlaması o masumiyetin en iyi göstergelerinden birisidir. Hayat denilen şu kısacık aleme başlayan o buruşmamış yüze baktığınızda ve hayat dediğimiz şu kısacık alemde son günlerini yaşayan o buruşmuş yüze de baktığınızda kalbinizin incelmesi işten bile değildir. Temennimiz ve dileğimiz odur ki; manevi dinamiklerimiz ve rahmete nail olan bu hazinelerimize sahip çıkıp gereken önemi göstermek , her halükarda zayıflarımıza her türlü imkanı seferber etmektir. Yazımızı bir hikaye ile bitirelim. Ünlü bir profesör öğrencilere ders verirken güzel bir örnek vererek şöyle bir soru sorar. Şimdi özelliklerini anlatacağım bakıma muhtaç kimseye kim bakmak ister? Hasta ne konuşuyor, ne de söylenenleri anlıyor. Bazen saatlerce anlaşılmaz şeyler geveliyor. Zaman , yer ya da kişi kavramı yok. Yanlız nasıl oluyorsa kendi adı söylendiğinde tepki veriyor.Son altı aydır yanındayım,ne görünüşü için çaba veriyor,ne de bakım yapılırken yardımcı oluyor.Onu hep başkaları besliyor,yıkıyor ve giydiriyor.Dişleri yok,yiyeceklerin püre halinde verilmesi gerekiyor.Gömleği salyalarından dolayı sürekli leke içinde..Yürümüyor,uykusu sürekli düzensiz.Gece yarısı uyanıp çığlıklarıyla herkesi uyandırıyor.Çoğu zaman mutlu ve sevecen,fakat bazen ortada bir sebep yokken sinirleniyor.Biri gelip onu yatıştırana kadar feryat figan bağırıyor.Öğrenciler hep bir ağızdan böyle birine bakamayacaklarını söyler.Profesör ise kendisinin bunu zevkle yaptığını söyler.Daha sonra Profesör bakıma muhtaç kişinin fotoğrafını öğrenciler arasında dolaştırmaya başar.Sizce hangisi acaba?!!! |
Son Güncelleme: Cumartesi, 24 Mayıs 2014 14:51 |